20 Mayıs 2010 Perşembe

Dokunmayın Sandra'ma



Sandra Bullock artık dokunulmaz! Artık öyle kafanıza estiği gibi ebeleyemez, sobeleyemez, hakkında atıp tutamaz, sakın ola eleştiremezsiniz. Nedenine gelince... Böyle eşikten hiç olur mu? Buyrun içeri efendim. Evinizde gibi hissedin...

Öncelikle biraz Sandra'nın mazisini ele alalım. Sandra Annette Bullock 1964 yılında ABD'nin Virginia eyaletinde doğar. Ailesinin bugüne gelmesinde katkısı olduğu kesin ki annesi alman opera sanatçısı Helga D. Meyer, babası ses koçu ve uzmanı John W. Bullock. Tabi her sanatçı çocuğu gibi ailesiyle turne turne de dolaşır. 12 yaşına kadar Almanya'da yaşayan Sandra, aynı zamanda operanın çocuk korosunda şarkı söyler, hem de uzun bir süre. Önümüzdeki yıllarda kendisini bir opera sanatçısı rolünde izlersek pek de şaşırmayalım, tamam mı? Kaldığımız yerden, almancasının da akıcı olduğunu söylemeye de gerek yok herhalde. Sonrasında Sandra ve ailesi Amerika'ya taşınırlar. Burada yeniden kıvılcım veren oyunculuk tutkusu, sonunda büyük bir ateşe dönüşür ve Sandra mezuniyete üç kredi kala üniversiteden ayrılır. Manhattan'a taşınan genç kadın, garsonluktan, barmenliğe kadar pek çok işte çalışır.




Küçük çaplı bir çok denemesinden sonra, kalıcı bir oyunculuk deneyimini 1989 yapımı tv dizisi Bionic Showdown: The Six Million Dollar Man and the Bionic Woman ile gerçekleştirir. Canlandırdığı süper kadın, şimdinin koltuk altından teknoloji desteği alan süper kavramanlarından biraz yavaştır tabi. Ama o dönemde oldukça ses getiren ve Sandra'nın yüzünü binlerce insana tanıtan bir yapım olduğu da doğrudur.


Bionic Showdown (1989)


Dizi tecrübesinden sonra ekranlarda görülmeye bir nebze alışılan oyuncu, birkaç vasat filmde boy gösterir. Başroldeki Sylvester Stallone ve Wesley Snipes'ın ağırlığına rağmen fazlasıyla dikkat çektiği Demolition Man (1993)/Cezalandırıcı filmi ile yıldızı artık daha parlaktır. Bir yıl sonra belki de tüm hayatı boyunca en çok yakıştırıldığı partneri Keanu Reeves'le Speed (1994)/Hız tuzağı filmini göğüsler. Bu film Sandra için dönüm noktası olur. Sonraki yıllarda Speed 2: Cruise Control (1997) ismiyle devam filmini hoş partneri Reeves olmadan çeker. Bir romantik komedi filmi olan While you were sleeping (1995)/Sen uyurken ile MTV film ile Golden Globe ödüllerinde en iyi kadın oyuncu dallarında aday gösterilir. 1998 yılında başrolünü Nicole Kidman'la paylaştığı Practical Magic/Aşkın büyüsü filmiyle oyunculuğunu ve kendine güvenini birkez daha kanıtlar. Zira Nicole Kidman'ın soğuk ve bakımsız kızkardeşini oynamak cesaret ister.


While You Were Sleeping/Sen Uyurken (1995)


Speed/Hız Tuzağı (1994)



Practical Magic/Aşkın Büyüsü (1998)



2000 yılına gelindiğinde Sandra asıl bombasını patlatır. Miss Congeniality/Güzel dedektif filmiyle sert ve çekici imajını sağlamlaştırır. Filmdeki performansıyla tekrar Golden Globe ve Satellite ödüllerinde en iyi kadın oyuncu dalında aday gösterilir. Serinin ikinci filmi de bu kez Sandra'yı daha belirgin işaret ederek Miss Congeniality: Armed & Fabulous/Güzel dedektif: Silahlı ve Cazibeli olarak 2005'te gösterime girer. Serinin iki filmi arasında bir de en iyi film Oscar'ı alan Crash/Çarpışma (2004) filminde rol alır. Böylelikle Sandra'yı ödüllü yapımlara yakın görmeye alışmaya başlarız. 2006 yılında Sandra ve unutulmaz partneri Keanu Reeves severlerine bir sürpriz yapıp The Lake House/Göl Evi filmiyle tekrar buluşurlar. Ardından Sandra, Proposal/Teklif (2009) filmiyle tatlı sert görüntüsüne bürünerek tekrar Golden Globe ve Satellite en iyi kadın oyuncu ödüllerine aday gösterilir. Oscar'ın gelişi bellidir, derler. Nihayet amerikan futbolu oyuncusu Michael Oher'ın hayatının bir kesitini anlatan, 2009 yılı yapımı Blind Side/Kör Nokta filmindeki Leigh Anne Tuohy performansı ile Oscar'ı evine götürür.


Miss Congeniality/Güzel dedektif (2000)


Crash/Çarpışma (2004)


The Lake House/Göl Evi (2006)


Proposal/Teklif (2009)


Blind Side/Kör Nokta (2009)


Sandra Bullock'un filmografisinden benim seçtiğim filmler bunlardı. 2000'li yıllarda Sandra'nın
Oscarlı oyuncular kategorisine gireceğini yavaştan belli ettiği görülüyor. En azından bu dönemde aldığı adaylık ve ödüller bunun kanıtıdır. Tabi herşeyde olduğu gibi Oscar konusunda da komplolar kuruluyor. Bazı akıllarda, zamanı gelince Oscar verilir oyunculara, kanısı var. Bu görüşü kanıtlar nitelikte de Sandra örneğini öne sürüyorlar. Ben de Blind Side'ı izleyip izlemediklerini soruyorum. Yada gerçek Leigh Anne Tuohy ile karşılaştırma şansı bulup bulmadıklarını.



Sandra artık dokunulmaz. Tıpkı 13 kez aday olup 2 kez en iyi kadın oyuncu Oscar'ı alan Meryl Streep gibi. Artık hakkında bir yorum yapmadan iki kere düşünmek gerek. Çünkü Sandra Bullock "Blind Side" performansıyla; Vivien Leigh "Gone with the wind", Audrey Hepburn "Roman Holiday", Elizabeth Taylor "Butterfield 8", Sophia Loren "Two Women", Katharine Hepburn "Guess Who's Coming to Dinner", Jodie Foster "The Silence of the Lambs", Hilary Swank "Boys Don't Cry", Nicole Kidman "The Hours", Charlize Theron "Monster", Helen Mirren "Queen" ve diğer Oscar'lı performanslar arasına adını yazdırdı. Bu fikri kendinin de paylaştığı kameralara verdiği çok konuşulan öpüşme karelerinden de belli. Tabi bunda kısa süre önce eşinin kendini aldattığını öğrenmiş olması da etkili olabilir. Belki de artık erkeklere güvenmiyordur Sandra. Son durum ne olursa olsun, artık Sandra Bullock'un şatosunun salonundaki camekanda sergilediği bir Oscar'ı ve halihazırda 4 yeni projesi var. Bakalım daha hangi yazılarıma konu olacak kendisi...


Yine beklerim...

6 Mayıs 2010 Perşembe

Bir çılgınlıktır Polyvore!



Polyvore çılgın bir site, çıldırtan bir site. Böyle çoşkulu girişimi mazur görün ama elbiseler, ayakkabılar, takılar kısacası sadece bakmacasına bile saatler geçirdiğimiz eşyalar söz konusu olduğunda kontrolü kaybetmek adettendir. Polyvore işte karşılaştığım ilk andan beri, can sıkıntımın tümünü adeta emen bir site. Alışveriş yapar gibi, deneme kabinine girmeden yüzlerce kıyafeti deneyip çıkartır gibi saatler harcıyorum. Evet adeta bağımlılık yapıyor. Siteye göz atan ve içinde az da olsa ilgi olan herkes, bir kaç set yaratıveriyor. Zaten siteye girip bakınca insanların da adeta çıldırmış gibi kıyafetler arasında tıklama yarışı yaptığını görüyorsunuz. Binlerce imaj seti; rengarenk, gelişi güzel yada bazılarının çok ağzına doladığı gibi olabildiğince ikonik.


Siteye ulaşanlardan beklenen basit aslında, daha girişte en göze görünür şekilde stilini ifade et yazıyor. Bir tıklayışla sizi ifade eden yada belkide arzuladığınız bir tarz yaratabiliyorsunuz. Bu sırada da tamamen serbestsiniz. Tek yapmanız gereken bir sürü seçenek arasından kafanıza göre; alttı, üsttü, küpeydi, çantaydı, ne isterseniz size verilen boş alana yerleştirivermek. Bunun içinde sağ üstte görülen yeni sekme'yi tıklıyorsunuz. Kategorilerden birini seçiyorsunuz hemen sonra. Örneğin elbiseler. Anında beliren bir sürü elbiseden aradığınızı bulamadıysanız, yada daha hızlı sonuç almak istiyorsanız; anahtar sözcüğe, fiyata yada renge göre aratabiliyorsunuz. Çeşit de oldukça fazla. Yaptığınız sete arkaplan yada metin de ekleme olanağınız var tabi.


Polyvore sınırlarında yaratılan setler yaratıcısının profilinde anında yayınlanıyor. Tüm üyeler yaratılan setleri görebiliyorlar. Beğenilen setler favori olarak işaretlenebiliyor, oylanabiliyor. Bunların yanında anasayfada en beğenilen yada kullanılan ürünler ve setler de görüntüleniyor. Sitenin en güzel yanlarından birisi de ürünlerin tamamen gerçek piyasa ürünleri olması. Kısacası eğer gerçekten isterseniz bu ürünleri elde etme şansınız var. Yada fiyatlar ve markaların Türkiye'de bulunurlukları düşünüldüğünde ikamelerini arayıp satın almak daha akıllıca.

Moda nedir? sorusu ve insanın kendine yakışanı giymesi olgusu da bir kenarda dursun, sitenin sağladığı bir başka hoşluk daha var. Anasayfadan global markaların , moda ve ürün yelpazesi açısından ses getiren sitelerin , son trendlerin ve ünlülerin özgün stillerinin ürünlerine bir tıklamayla ulaşabiliyorsunuz. Audrey Hepburn ve Marilyn Monroe'nun stillerine uygun yaratılmış setler oldukça ilgi çekici. Tabi son zamanların imajıyla en çok konuşulan isimlerden biri Lady Gaga'da tıklanası.


Son olarak modaya, giyime yada sadece alışverişe meraklı herkesi bu siteye davet ediyorum. Ve kendi setlerimden de birkaç tane paylaşarak bitiriyorum bu methiyemi.


Le déjà-vu!



Inspiration: The source KiwiFruit



Cancer Girl (June 21-July 22)






Yine beklerim.