31 Temmuz 2010 Cumartesi

Başlangıç/Inception





Bir tren bekliyorsun, Seni uzaklara götürecek bir tren.Seni nereye götüreceğini umduğunu bilirsinAma emin olamazsın.Ama farketmez,Çünkü birlikte olacağız.

(You're waiting for a train, A train that will take you far away. You know where you hope this train will take you, But you can't be sure. But it doesn't matter, Because we'll be together. )
Inception/Başlangıç tam anlamıyla bir Christoper Nolan filmi. Ünlü yönetmen beyninin kıvrımlarında dolanan düşünceleri 10 yıl boyunca yoğurup senaryoya döktü. Bunla da yetinmeyip, yapımcı ve yönetmen koltuklarına da oturdu. Bir rüyayı yoktan var etti anlaşılacağı üzere. Kendi rüyasını Cobb, Ariadne, Saito ve diğerlerinin rüyası haline getirdi. Belki de anlaşılamama korkusunu Cobb'un kadını Mal'ın öfkesiyle dışa vurdu. Kim bilir belki de milyonların zihnine girmesine izin vererek, kendine çevrilen sonsuz aynadan serbestçe geçip gitti.

Anlaşılması en zor filmler listesi daha geçenlerde karşımıza çıkmıştı. Anlaşılan listeyi yapmakta biraz acele etti otoriteler. Sahi bunun otoritesi de ortalama zekada üç beş insandır olsa olsa. Ama öyle demeyin. Listeyi yapanların da aptal olarak nitelendirilme ihtimaline karşı cesaretleri kı
rmızı kurdeleli peki ile ödüllendirilmeli. Neyse izleyen çoğunluk filmin kabasını bünyesinde sindirmiş. Fakat film kendi kurallarını kendi yaratan bir dünyayı anlattığından, didaktik bir atmosfer sezilmesi kaçınılmaz. İzleyici sürekli bir bilgi ağına maruz kalıyor. Aslında efektlerden çok bu yönüyle Matrix dünyasına yaklaştırıyor izleyiciyi. Hem de farkettirmeden.

Nolan henüz on altı yaşındayken rüyalar üzerine düşünmeye başladığını söylüyor. Bugün 40'lı yaşlarında olan yönetmen filmi çekmeyi hayal ettiğinde ise, henüz tecrübelerine o kadar güvenmemekte. Başlangıçtan önce başka filmler üzerinde çalışıp, mükemmeli yakalamak istiyor. Birçok
larının buna şükrettiğine eminim. Zira Nolan bu süre zarfında herkes tarafında bilinen filmlere imza atıyor.Memento, (2000). Guy Pierce ve Matrix'te Trinity rolüyle iyi bilinen Carrie Anne Moss'un başrollerini paylaşıyor. Bu akıllıca kurgulanmış hatta kafa karıştıran filmin senaryosu Christopher Nolan ve kardeşi Jonathan Nolan'a ait. İzleyenler Nolan kardeşlerin hayal güçleri ve kurgulamadaki başarılarını taktir ediyorlar. Filmi fazla karışık bulanları bile.
Insomnia, (2002). İki dev oyuncuyu aynı ekranda izleme şansı veren film, Alaska'da yapılan çekimler nedeniyle karanlık ve karamsar bir atmosfere sahip. Mimik ustası Al Pacino ve beklenmedik şekilde filmin kötü adamı Robin Williams, bu uykusuz filmin izleyiciye nadir ödüllerinden ibaretler.
Batman Begins, (2005)
. Şüphesiz Nolan'ın adın
ı altın yaldızlarla zihinlere yazan ilk film olma özelliği taşıyor. Büyük hayran kitlesinin huzurunda Batman hikayesi merakla beklenen başlangıcını yapıyor. Oyuncular iyi, yönetmen iyi, senaryo iyi, hikayeyi duymak isten kitle iyi...Sonuç olarak film iyi...


The Prestige, (2006)
. Nolan kardeşler filmi, Christopher Priest'in 1995 basımı aynı adlı romanından uyarlıyorlar. Oyuncular o dönemin en parlak yıldızları, Hugh Jackman, Christian Bale ve Scarlett Johansson. Film en az Batman Begins kadar ses getiriyor. Nolan kardeşlerin filme Christian Bale ve Michael Caine'yi Batman Begins filminden transfer ettikleri de gözlerden kaçmıyor.
The Dark Knight, (2008). Nolan kardeşler bu filmle adeta nirvanaya ulaşıyorlar. Batman'i canlandıran Christian Bale ve sadık hizmetkarına hayat veren Micheal Caine'i; Gary Oldman, Morgan Freeman, Aeron Eckhart gibi yıldızlar yalnız bırakmıyor. Ama filmle ilgili söylenmesi gerekenlerin en önemleri, Heath Ledger Joker performansı ile sinema tarihinin unutulmazları arasında yerini alırken, yönetmen Christopher Nolan da sinema dünyasının en iyi yönetmenleri arasına karışıyor.
Oldukça başarılı bir filmografi yaratan Christopher Nolan, sonunda beklediği anın geldiğini düşünmüş anlaşılan. Ve yıllar süren çalışmalarını yaklaşık 150 dakika süren bir yapıta dönüştürmüş. Christopher Nolan filmi; rüyalar aracılığıyla insanların beynine girmeyi sağlayan bir teknoloje ulaşmış Leonardo DiCaprio tarafından canlandırılan Cobb ve takımının anlatıldığı bir macera olarak tanımlıyor. Filmin tümüne yayılan rüyaları hakkında ise, heran her yerde olmaya izin veren gizli ve sonsuz tecrübeler yorumunu yapıyor. Bu nedenle filmin altı farklı ülkede çekildiğini de ekliyor.

Film neredeyse tamamen rüya aleminde geçiyor. Öyle bir alem ki rüya olduğunu bilseniz dahi sonuna kadar da olanlara inanıyorsunuz. Rüyanızda rüyalara yatıyor, sonu olmayan merdivenlerde son noktaya geliyor, dünyayı katlıyor, büküyor, yıkıyorsunuz. Kendi labirentinizi inşaa ediyor, en hayati sırlarınızı derinlerdeki kasanızda saklıyorsunuz. Her rüyanızda yeni bir dünya yaratıyor, gerçekliğ
e dönene kadar oraya ait hissediyorsunuz. Kısacık bir anda bir ömrü yaşayıp, dünyanızı bir çırpıda yıkıp uyanıyorsunuz. Ve ölüm, sizi ilk defa yaşama getiriyor. Sizi başka zihinlerin ürünü rüyalarda dolaştıran teknoloji, aynı zamanda bilinçli adımlarınıza da olanak sağlıyor. Taki yakalanana kadar.



Filmin felsefesi, lusid rüyalara dayanıyor. Kişi lusid rüyalar boyunca uyumakta olduğunun bilincindedir. Ve bazı öğretiler ışığında rüyalarını dilediği gibi yönlendirme yeteneğine kavuşur. Bazen de bu yeteneği zamanla bilinçsizce geliştirir yada yeteneğe doğuştan sahiptir. İki çeşit lusid rüya bulunmaktadır. İlkinde kişi normal başlayan bir rüyanın bir bölümünde uyuyor olduğunu farked
er. İkincisinde ise kişi direk olarak bilinçli bir rüyaya başlar. Konuyla ilgili ilk bilimser eser, 1968 yılında Celia Green tarafından yazılır. Bilim kadının diğer çalışmaları da en az ilki kadar ilginçtir. Lusid rüyalar hakkında filozoflar, psikologlar, parapsikologlar çeşitli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Christopher Nolan'nın filmin senaryosunu yazarken lusid rüyalar konusundaki çalışmalardan yardım aldığı açıktır. Bunun yanında ünlü yönetmen, Inception'ın Jorge Luis Borges'in The Circular Ruins ve The Secret Miracle kısa hikayeleriyle ortak noktaları olduğunu ifade ediyor.

Christopher Nolan'ın senaryoyu yazarken geçirdiği dönemleri hissetmek mümkün. Adeta sinema tecrübesiyle birlikte bu rüya filmi de can bulmuş. Her bir filmini yaratırken aslında bu son filminin çıkınına birşeyler oldurmuş. Özellikle oyuncu seçiminde daha önce çalıştığı, denediği, kişilere öncelik vermiş olması da bunun en önemli kanıtı. Zira filmde Cobb (Leonardo DiCa
prio)'nun babasını canlandıran Michael Caine ile üçüncü kez bir film kadrosunda buluşuyor. Aynı şekilde Robert Fischer'i canlandıran Cillian Murphy'i de ikinci kez kadrosuna almış. Nolan için daha önce tecrübe ettiği oyuncularla çalışma fikri pek de yeni değil aslında. Genç oyuncu Joseph Gordon-Levitt'i oyuncu kadrosuna almasının nedeninin de Heath Ledger'a olan benzerliği olduğunu da kestirmek kolay. Ama asıl noktaya gelirsek, kendi deyimiyle rüyasını gerçekleştiren Nolan'ın filmin başrolünü verdiği kişinin DiCaprio olması tesadüf mü dersiniz. Öyle derseniz özellikle görsel dünyanın bu başarılı isminin gözünden birkaç fotoğrafı yanyana görmek isteyebilirsiniz. Unutmadan filmde ölümsüz şarkıcı Edith Piaf'ın sesinden dinlediğimiz Non Je Ne Regrette Rien/Hiç birşeyden pişman değilim de Piaf'ın hayatını canlandıran Cotillard'ı işaret ediyor. Şarkının; pişman değilim çünkü hayatım çünkü mutluluğum seninle başlıyor, sözleri de oldukça manidar.

Inception/Başlangıç geçen sene hemen herkesi sinemaya konuk eden Avatar'dan sonra kaçak bir akım gibi yayıldı. Filmin gişe rakamları net olarak daha sonra ortaya konulacaksa da, ve Avatar'ı geçemeyeceği malum olsa da, bir kısım küskün sinema izleyicisini de kendine çekti. Uzun süre de konuşulacağa benziyor. Christopher Nolan'ın ise sıradaki Batman filminden sonra ne üzerine çalışacağı merak konusu. Bakarsınız bu işin gelişmesi ve sonucu da geliverir. Emin olduğum bir şey varsa o da Nolan bizi şaşırtmaya devam edeceği.


Yine Beklerim...